Teknolojiyi kullanmayıp uzak duran var mı? Mesela televizyon kullanmayan, cep telefonu kullanmayan var mı? Ya da araba kullanmayan, toplu taşıma araçlarını kullanmayan, bilgisayar kullanmayan var mı? Elbette bu saydıklarımdan bazılarını henüz kullanma imkânı olmayan insanlar var ya da amazonda yaşayıp hiçbirini kullanmayan kabileler de var. Fakat günümüzde biz bunların hepsini kullanıyoruz.

Hatırlıyorum da eskiden, tahtadan dizüstü bilgisayarı yapardım üzerine tuşlar çizerdim. Çocukluk işte. Siz de anne babalarınızdan, dedelerinizden hikâyeler dinlemişsinizdir. Kandil ışığında oturmak, muhtarın odasında akşam ajansını dinlemek gibi. Siyah beyaz televizyonda haberleri izlemek gibi. Yılbaşında çıkacak şarkıcıları izlemek gibi hikâyeler duymuşsunuzdur. Peki, teknolojinin gelişim sürecini hiç düşündünüz mü? Nereden nereye geldi değil mi? üstelik hala da gelişmeye devam ediyor. Kendimden örnek verecek olursam, bir tüplü televizyonumuz vardı, tek kanal vardı o zamanlar. Siyah beyazdı sanırım onu bile pek hatırlamıyorum. Şimdi ilse LCD, LED TV’ler moda oldu. Yüksek görüntü kalitesi ile incecik bir düzlemde televizyon seyrediyoruz.

Hayatımıza internet denilen muhteşem bir olanak girdi. Bir ülkenin savunmada kullandığı kapalı ağ, gelişerek tüm dünyaya yayıldı ve herkese açık bir hale geldi. İçinde neredeyse yok yok. Aradığımız her şeyi bulabiliyoruz. Yeni neslin ansiklopediden haberi var mı dersiniz? Bence çoğunun yok. Ama o günler çok güzeldi. İmkânlar kısıtlıydı belki ama aynı imkânların kısıtlı olduğunu aslında bilmiyorduk. Çünkü elimizdeki o kadardı. Teknoloji nereden nereye geldi demekten bir kez daha kendimi alamıyorum. Akıllı evler, akıllı binalar, akıllı telefonlar derken akıllı robotlarla sokaklarda karşılaşmamız an meselesi. Ama bana göre bu kadarı fazla. Yani hak vermeyebilirsiniz ama ben öyle bir dünya istemiyorum. Eski evinin balkonunda kitap okuyan kişileri arıyor gözlerim. Neyse ki hala okumayı sevenlerimiz var. Belki de gün gelecek bir kitabı dijital olarak beynimize kopyalayabileceğiz.

İnsanların teknolojiye bakışları nankörlük çerçevesindedir. Bazen ben de kendimi bu kategoriye dahil ediyorum. Onda hastalığın tedavisi bulundu. Son model cihazlarla donatılan laboratuvarlarda araştırmalar yapılıyor. Mesela artık veba diye bir şey duyuyor musunuz? Hayır. Bu sabah okudum kanser tedavisinde yeni gelişmeler varmış. Bunlar da teknoloji ürünü değil mi? Uygarlıklar teknolojinin izin verdiği çerçevede gelişebilirler. Ne kadar uyum sağlarsanız o kadar gelişirsiniz. İnsansız hava aracı yapıldı mesela. Amaç ne peki? Savaşlarda kullanılacak. İşte bu da teknoloji. Sanırım bizim asıl sorunumuz teknolojiyi yanlış amaçlarda kullanmamız. Hastalar, engelli bireyler için son derece faydalı ürünler kullanıma açıldı. Daha doğmadan, anne karnındaki bebeğin tedavisi bile yapılıyor. Bu, muhteşem bir gelişme değil midir sizce? Kesinlikle öyledir.

Bilgisayar teknolojisine de değinmeden geçemeyiz. İlk bilgisayarı araştırdıysanız eğer bilirsiniz. Kocaman bir odayı kaplayan bir bilgisayar ve sadece çok az sayıyı hafızasında tutabiliyordu. Şimdi ise bilgisayarla neler yapabildiklerinizi bir düşünün. İzlediğiniz filmler, yaptığınız işler, oynanan bilgisayar oyunları, düşünceleri okuyup sese dönüştürebilen programlar vb. Arabalarda bile artık elektronik beyinler var. Üstelik tüm sistemi kontrol edebiliyor. Kendiliğinden park edebilen arabalar bile var. Sadece birkaç düğmeye basıyorsunuz ve arabanız, 2 arabanın arasına kendisini park ediyor. Kullanıcısı olmadan sokaklarda dolaşan arabalara ne dersiniz? Teknoloji aldı başını gitti. Üstelik, ayak uydurmak bile mümkün olmamaya başladı. Biz en iyisi kendimize bakalım. İhtiyacımız olan teknoloji ürününü almaya zaten gücümüz vardır. Kimse, “Ya benim uzay mekiğine ihtiyacım var” demeyeceğine göre, ihtiyaçlar çoğunlukla karşılanabilir. Ama şunu unutmayalım ki teknoloji olmadan da hayat var…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz